1960'ların sonlarına doğru pek çok tasarımcı mimari ve ürün tasarımında değişim ve ilerleme eksikliği ile hayal kırıklığına uğradı. İyi tasarım çoğunlukla modernizm olarak kabul edilirdi tıpkı Art Deco gibi.1976 da Stüdyo Alchimia İtalyan Mimar Alessandro Guerriero tarafından kuruldu. Amaç, yeni bir stil için modernist tasarım ilkelerinden uzaklaşmak oldu.
Stüdyo Alchimia amacı tüketici odaklı ürünleri üretmek yerine tasarım ve sergi parçaları üretmek olan tasarımcılar tarafından oluşmuştur. Ürünleri on-off / prototip olarak kabul görmüştür.
Stüdyo Alchimia ürünleri ucuz, kolaylıkla temin edilebilir malzemelerden temin edilmiştir. Tasarımlar modernizm özellikleri göstermesine rağmen özellikler Bauhaus tasarımları oldukça farklıydı. Tasarımlar parlak renk ve dekorasyonları içerirken modernizmin simetrisinden kaçarak asimetrik karakteristik sergiliyordu. Bir çok yönden Stüdyo Alchimia, Memphis Grubuna basamak olmuştur.
Tasarım Kültürü IV Blog
8 Nisan 2015 Çarşamba
Memphis Grubu
1980’li yılların en önemli tasarım grubu hiç kuşkusuz Memphis’ti. Milan’da, Ettore Sottsass tarafından 1980 yılında radikal Studio Alchimia’dan ayrılmasından sonra başlatıldı. Ettore Sottsass, çevresine bir grup uluslararası mimar, mobilya, dokuma ve seramik tasarımcısını topladı. Bunlar arasında Andrea Branzi, Martine Bedin, George Sowden, Peter Shire, Michael Graves, Javier Mariscal, Michele de Lucchi ve Matteo Thun bulunuyordu.
Çalışmalarını ilk kez 1981 Milan Mobilya Fuarında sergilediler. Burada Memphis grubu, bazı eleştirmenler tarafından yavan bulunsa da başarı elde etti. Postmodernist bir grup olan Memphis çeşitli kaynaklardan —klasik mimariden 1950’li yılların değersiz sanatına kadar her şeyden— eklektik bir şekilde yararlandı. Göz alıcı ve çoğu kez şaşırtıcı renkler kullandılar ve nesnenin pratik kullanımından çok görünümü ve anlamı üzerine vurgu yaptılar. Tartışmacı bir girişim olarak başlayan şey büyük bir ticarî başarı kazandı. Ne var ki, Memphis Grubunun postmodernizmin aşırı yönlerini oluşturan fikirleri fazla kalıcı olamadı.
kaynak : www.solakkedi.com
Anti Art
Karşı Sanat olarak da bilinir, geleneksel sanat kavramlarına genel bir karşı çıkışı simgeleyen kavram. Dadacılık, gerçeküstücülük ve benzeri devrimci sanat akımları tarafından benimsenmiş ve temelde içeriği aynı kalmakla birlikte, farklı anlamlarda kullanılmıştır.
1920'de Richard Hülsenbeck ile Raoul Hausmann'ın bir dada sergisinde sanatın öldüğünü ilan etmeleri; 1968'de sanatçının yaratıcı kişiliğine, kültürel birikimine ve doğal yeteneğine yöneltilen saldırılar ya da bir sanat yapıtının oluşturulmasında harcanan çabanın yersiz bulunması karşı-sanat kavramından kaynaklanır. Yaratıcılığın yalnızca sanatçıya özgü olmadığını ve herkeste bir yaratıcılık olduğunu savunan görüşler de bu bağlam içinde değerlendirilebilir.
Birçok eleştirmen, anti-art düşüncesini dadaya dayandırmaktadır. Dadacı sanatçılar Huelsenbeck ve Hausmann, bir dada sergisinde sanatın öldüğünü ilan ettiler. Bu görüş sanatın yararsız olduğunu belirtir. Anti-art'ın temel iddiaları, sanatçının doğal ve kültürel ayrıcalığının olmadığı, sanatsal çabanın değersizliği ve yaratıcılığın herkeste var olduğudur. Terimin kullanılması ise Marcel Duchamp'ın 'anti-art'ın ustası olarak kabul edilmesiyle gerçekleşti. Sanatın kendisi, sanat dünyasında neyin sanat, neyin sanat olmadığını belirleyen sosyal bir kurum ve göçtür. Öyle ki, Marcel Duchamp'ın Mona Lisa'nın imgesi üzerine bir bıyık çizmesi, bir Vandal'ın bir resme zarar vermesi olarak değil tam tersine sanat olarak kabul gördü. Bu örnekte görüldüğü gibi, sanat kurumunun iyileştirici gücü sanatçılardan gelen saldırıların çoğunu, kısa bir sürede sanat içinde dönüştürmüştür: Bu Duchamp'ın 'hazır nesne'lerinin de kaderidir. Duchamp'ın hazır nesneleri, anti-art birer üretim olmalarına rağmen bir sanat tarzı olarak anlaşılmıştır. Sanat sabit ve değişmez bir kavram olmaktan çıktığından beri, yeni sanat, genellikle önce sanat olmayan (non-art) olarak kabul edilmiştir. Kültürel muhafazakârlık, bütün yeni sanat hareketlerini anti-art olarak kabul etme eğilimindedir: Çünkü yeni sanat, sanatın doğasıyla ilgili geleneksel varsayımları kaçınılmaz bir şekilde sorgulamaya başlar. Marjinal görsel kültürün bazı çeşitleri de anti-art olarak nitelendirilmiştir. Örneğin grafiti de Herbert Marcuse tarafından bu şekilde düşünülmüştü. Başlangıçta Vito Aconci'nin çalışmaları ve politik bir hareket olduğu için sitüasyonistler, anti-art olarak düşünüldü. Bad art en yaygın anti-art biçimidir. Anti-art, birçok durumda sanatın netliğine ilişkin bir felsefi yaklaşım olarak ortaya çıkmasına rağmen kimi örneklerde sanata karşı bir nefret olarak da vücut buldu:
• "Ressamlardan ve şairlerden nefret ediyorum", I. George.
• "Resimden ve şiirden nefret ediyorum. Hiçbiri iyi bir şey yapmadı", II. George.
• "Gördüğüm şeyleri bana hatırlatmayan resimlerden nefret ediyorum", Lord Byron.
ULM TASARIM KOLEJİ (Hochschule für Gestaltung Ulm)
Inge Aicher-Scholl, Otl Aicher ve Max Bill tarafından 1953 yılında kuruldu. Okulun ilk rektörü
Bauhaus'un eski bir öğrencisidir. HFG hızla uluslararası tanınma kazandı ve şimdi tasarımın en etkili olduğu okullardan "İkinci Bauhaus" olarak görülüyor. 1953-1968 yılları arasında tasarım sürecine yeni yaklaşımlar Ürün Tasarımı , Görsel İletişim , Sanayileşmiş Yapı
Bilgi ve Filmcilik departmanlarına uygulanmıştır.
HFG binası Max Bill tarafından tasarlanmıştır ve günümüze kadar bozulmadan kalıp tarihi bir önem taşımaktadır. HFG 50'li ve 60'lı yıllarda tasarımın en ilerici eğitim kurumlarından biri oldu ve göstergebilim çalışmalarına öncülük etti.
HFG'nin tarihi, deneysel kurum olarak okulun kendi öz-imajlarını aşmayıp yenilik ve değişim yoluyla evrimleşmiştir. Bunun sonucunda içeriğin sayısız değişiklik geçirmesi sınıf organizasyonlarına ve sürekli iç çatışmalara neden oldu buda HFG nin 1968 de kapanmasıyla son buldu.
Bilgi ve Filmcilik departmanlarına uygulanmıştır.
HFG'nin tarihi, deneysel kurum olarak okulun kendi öz-imajlarını aşmayıp yenilik ve değişim yoluyla evrimleşmiştir. Bunun sonucunda içeriğin sayısız değişiklik geçirmesi sınıf organizasyonlarına ve sürekli iç çatışmalara neden oldu buda HFG nin 1968 de kapanmasıyla son buldu.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)